Memurun hakkını savunmak, kuru sloganlarla değil; alın terini güvenceye alan akıl ve sorumlulukla mümkündür. Biz Memur-Sen olarak, bugüne kadar olduğu gibi bugün de, tartışmaları büyütmek yerine kazanımları korumayı esas aldık.
Hakem Kurulu meselesi üzerinden gündem yaratmaya çalışanlara hatırlatıyoruz: Üzerinde uzlaştığımız 58 madde, bir sendikal manevra konusu değil; şube müdüründen mühendise, öğretmenden yardımcı hizmetlerde çalışanlara kadar yüz binlerce kamu görevlisinin sofrasına eklenen somut kazanımlardır. Bizim için mesele budur. Bu hakları görmezden gelmek, onları belirsizliğe terk etmek demektir.
Bugün bazıları diyor ki: “Hakem’e gitmeyin, Meclis belirlesin.” Peki, gerçeklere bakalım:
Meclis’te sayısal çoğunluk mevcut hükümetin elindedir. Toplu sözleşmede vermediğini, Meclis’te hangi gerekçeyle verecektir?
Muhalefetin bugüne kadar bütçe kanunlarında hangi değişikliği kabul ettirdiğini gördük mü? Cevap nettir: Hayır.
2010 öncesinde zam kararlarının Meclis’ten geçtiği dönemi hatırlayalım. O yıllarda Kamu-Sen’in yetkili olduğu masadan çıkan oranlar bellidir: %2, %2,5 gibi komik artışlar. Meclis iradesi memurun lehine sonuç doğurmuş mudur? Doğurmamıştır.
Uzlaşmazlık Meclis’e taşındığında 58 maddeyi kim garanti edecek? O maddeler gündeme bile alınmadan yok olup gitmeyecek midir? Meclis tartışmalarına bel bağlayanlar aslında memurun kazanımlarını belirsizliğe, siyasi pazarlıklara ve çoğunluğun keyfine teslim etmeyi teklif etmektedir. Biz Memur-Sen olarak, bu riski alamazdık.
Kamu-Sen ve KESK’in hali ortada. Yetkili oldukları dönemde her toplu sözleşmeyi Hakem’e taşıdılar, Meclis’in önüne çıkardılar ama memurun cebine artı değer koyamadılar. Şimdi kalkıp Memur-Sen’i eleştiriyorlar. Bu, sorumsuzluğun en açık göstergesidir.
Bizim farkımız işte burada ortaya çıkıyor:
Hakem’e başvurmama kararımız, kamu işvereninin tavrına ve sendika yasasındaki eksikliğe karşı güçlü bir itirazdır. Ardından işverenin yaptığı başvuru üzerine hakem heyetine üye göndermemiz ise, yılların mücadelesiyle elde edilmiş 58 maddenin kaybolmaması için alınmış sorumlu bir karardır.
Bu tavır ne geri adım atmak ne de çelişkidir. Tam tersine, sendikacılığı sorumlulukla yapan bir hareketin iradesidir. Memur-Sen’in tercihi günü kurtarmak değil, emeği güvence altına almaktır. Biz hamasetle değil, gerçeklerle yol alıyoruz.
Son sözümüz nettir: Memur-Sen, Türkiye’nin en büyük emek hareketidir. Gücünü sosyal medyadan değil, sahadan; hamasetten değil, alın terinden alır. Kimse bizden, memurun kazanımlarını riske atan bir yola girmemizi beklemesin. Çünkü biz algıya değil, alın terine bakarız.
Yükseköğretimi Dönüştüren Çağrı: Bir Kongrenin Ardından
Dijital Muhasara
Alın Teriyle Birikmiş Güvensizlik: 81 Yıldır Değişmeyen Ezber
İLKSAN: Rakamların Gölgesinde Kaybolan Bir Emanet
Geçmişten Günümüze: Maarifin Aynasında Bir Milletin Yüzü
Eğitimin Aynasında Kendimize Bakmak
Son Model Akademi
176 Yılda 36 Model: Sürekli Değişen Öğretmen Yetiştirme Politikaları ve Bitmeyen Arayış
Eğitimde Nicelik ve Nitelik Dengesi: Sayılar Yeterli mi?
Akademik ve İdari Personelin Sorunları Çözülmeden Küresel Rekabet Mümkün Değil
Yükseköğretimde Dönüşüm Zorunlu, Reform Kaçınılmaz
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ
Millî bünyemize uygun bir müfredat
Zihin kapalı devre, sınav açık uçlu!
‘Duran saatler 04.17’
Yeni bir İLKSAN’a doğru
Eğitim yönetiminin öncelikli gündemi eğitimcilerin sorunlarını çözmek olmalıdır
Selam ve teşekkür
İŞ-TE Gençlik Çalıştayı
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Destansı Yürüyüş, Umudun Zaferi, Birliğin Gücüyle Büyüyen Başarı Hikâyesi
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Re’sen Atama Hangi Aklın Kârı
“Algıya Değil, Alın Terine Bakarız”